İlk beyaz ben olsaydım saçlarında

 

 

                                                           pınar’a

 

kederle inmesin diye ölüler diyarına

ilk beyaz sen olsaydın saçlarımda

 

 

çöl şarkıları söylüyorum

sessizliği işiten ahali için

rüzgârın ritminde bir avuç beden

başsız bir gölge gibi kendime

 

ezgilerin mengenesinde kısılırken gözlerim

her adımda yüzüme kırıklar savuran camyürek

başıboş bir zaman çığırtmacı gibi yakamdan düşmeden

sözlerime bir rıhtım ararcasına

şimdi iklim değişiyor sevgilim

mutluluk geçsin diye bir başkasına

 

ve ben elli fırtınadan geçiyorum

gurbet yıllarımın daha kırkında

her tarafımda dönen kılıcın alevi

su olsam bile susuyorum sensiz

merhamet bulmak için çıktığım bu yolda

dalgakıranı yok ki insanın

öyle korunmasız acılara

 

beni burada yanlış bıraktın sevgilim

yanlış ayrılıklar koydun aramıza

 

oysa farklı bir akşamdın giyindim seni çektim gözlerime

taşınmış adreslere yürürken ruhunu örtündüm

kilitleri sürgüleri açtım barikatları geçtim kontrol noktalarını senle       

hatırla çıkmazlarda kapanıp ayaklarına üşüyen bendim

 

âhir zaman aşkına müjdecim ol sen de çık gel artık

ebedî bir fermanla denize sınır kum gibi bedenimde

bozu silinsin gözlerimin ve bana düşen bu güzel sabır

bulsun karşılığını bir devrimde

 

ey kayıp amaçlarımın azizesi benim doğu duvarım

şiirim dikenli tellerim hurma bahçem ötem berim

gönlümün güneylisi öteki şehirlim

koparılan takvim sayfalarının görülmüş mektupların hatırına                                                              

tütüne ve şaraba küsmeden henüz çocukken ellerim

gel bir sözcük bir sözcüğe kur yapar gibi büyüyelim

Ümit Özkan

20-04-2015
Facebook
DOST SİTELER
Toplam Giriş Sayısı : 2210425
Arama

İmzasız yazı yayımlanmaz. Yazıların sorumluluğu öncelikle yazarına aittir.