Gecenin hikâyesi
Uzun ince bir yol gibi uzanıyor Saygon Nehri
Sisli kayıklarında titrek ışıklarıyla sessiz şehre
Havada eksiksiz bir hayat tadı
Beyaz keten takımlı adamlar Fransız aksanıyla İngilizce konuşuyor
‘Medeniyet’ geliyor insanın aklına!
İnce boyunlu zarif orientale kadınlar hep sakin, gülümsüyor
Sanki dünyanın merkezine pırıltılı bir akşam iniyor.
Gergin bakışlı bir Vietnamlı bozuyor havayı
Bir bisikletli ters yola sapıyor sanki
Sıcak terliyor aniden gece
Yaşamaya koşuyor sokakları
Uzun boylu bir genç, Amerikalı
Duvarlar hep duvarlara çıkıyor, nafile
Ele veren arkadaşı, karışık bir gönül işi
Sırtından bıçaklanacak,
Kan ketene dokunacak,
Az sonra
Bense aklımdan bir Chet Baker’la avutuyorum beklemeyi
Almost Blue.s bir gecede,
Az sonra
Dümdüz bir ova gibi pes etmiş kalbim
Merhametsiz şüphelerle kavrulmuş toprağını yırtan
Derin bir fay kırığını tadacak.
Ağlara düşecek haberin,
Az sonra
Böyle geceler için
Birinin özür dilemesi gerek
Ama kim?
Elif Firuzi