Felsefe
Ilımlı Atatürkçülük
Tarihin sıkışma anlarında fikirler de içerik ve anlam kaybına uğrar. Glasnost ve Perestroyka Sovyet sosyalizminin, Gorbaçov’un şahsında yeniden yorumlanmasıydı. 90’lı yılların başıydı, Gorbaçov meşhur liberal deyimle “Ezber bozuyordu”. Aslında bozduğu seksen yıllık Sovyet tecrübesiydi. Kohl, Reagan ve Thatcher üçlüsü bu güler yüzlü sosyalizmi sevmişlerdi. Gorbaçov ılımlı komünistti, tıpkı Fethullah’ın ılımlı İslamı gibi… Batı hegemonyası ile uzlaşan, onunla işbirliği yapan “ılımlı” bir liderdi. Liberal hegemonya bu ılımlı komüniste 1990’da Nobel barış ödülünü vererek borçlarını ödedi.
Bugün Türkiye’de de benzeri bir süreç yaşanıyor. En beklenmedik güç kombinasyonları ve siyasi hizalanmalar mümkün hale geldi. AK Parti iktidarından kurtulmak adına FETO ve PKK ile zaman zaman örtülü, zaman zaman açık ittifak kuran bir Atatürkçülük var. Evet, matematiğin olasılıklar ilkesine göre, olası olmayan olayların arasındaki boşluk ne kadar büyükse, o kadar öngörülemez ve imkansız durumlar ve olaylar ortaya çıkar.
Buna insanlar mucize ya da "olacak iş değil" der.
Evet, olacak iş değil! Bir milli kurtuluşçuluk ideolojisi olan Kemalizm zıddına mı dönüştü?
Atatürkçülük nedir? Doğrusu, çok sayıda Atatürkçülük olduğunu söylemek mümkün. Ancak bir de Atatürk’ün tanımladığı Atatürkçülük veya Kemalizm var. Bunu Atatürk’ün yaptığı işler tanımlıyor. Özetle nazariyat değil, fakat eylemler toplamı olarak nitelendirmek daha isabetli olacaktır.
Günümüzde, özellikle de sosyal medya çağında, daha önceden pek de alışık olmadığımız Atatürkçülük türü ortaya çıktı. Ben, kendi adıma, aşağıda kimi niteliklerini belirteceğimiz bu türden Atatürkçülüğe, “Neo Kemalizm” demeyi tercih ediyorum. Aslında bu yeni “akıma”, “Yeni Atatürkçülük” demek Türkçeye daha uygun. Ancak bu kesimlerin dilsel tercihleriyle de uyum içinde olan “Neo Atatürkçülük” deyimi, bu kesimlerin gerçek niteliklerini daha iyi ifade ediyor.
Bu Atatürkçülüğün NATO diye bir derdi yok örneğin. Bağımsızlık diye bir sorunu yok. “Ya İstiklal Ya Ölüm” diye bir sloganları yok. Emperyalizme karşı olmayan bir Atatürkçülük imal edildi.
Neo Atatürkçülüğün kamu ekonomisi diye bir derdi de yok. KİT’lerin çökertilmesi umurlarında bile olmadı. Hasan Mezarcı, Müslüm Gündüz, Ali Kalkancı gibi meczupların yatak odası hikayeleriyle ilgilenmekten Sümerbank’ın, Kardemir’in, Telekom’un haraç mezat satılmasına ayıracak zamanları olmadı. Şimdilerde özelleştirilecek bir kamu iktisadi kuruluşu kalmadığı için zaten gündemlerinde yok.
Bir dönem işbirlikçi-liberal gazetecilerin dilinden düşmeyen “ezber bozma” hevesi bilahare Neo Atatürkçülüğe sirayet etti. Öyle ki Neo Atatürkçü emekli bir general Türkiye’nin Suriye hududunda IŞİD olacağına PKK’nın bulunmasının daha iyi olacağını bile söylediğinde yer yerinden oynayacak sanmıştım. Yanılmışım. Hala itibarlı bir yazar olarak aynı mahfillerde geziniyor.
Atatürkçü bir yazar kitap yazdı, 1881 adet bastı ve 2500 liradan sattı… Aynı gün tükendi.
Atatürk’ün resmi, en fazla dört saat kullanıldıktan sonra tıbbi atık kutusuna atılıp bertaraf edilecek maskeye basıldı. Büyük bir kesim bunu bir Atatürk sevgisi olarak kabul etti.
Atatürk’ün kurduğu Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılmasını savunan bir Atatürkçülüktü bu. İmama düşman bir Atatürkçülük.
Ermeni Soykırım iddiasına, Ege Adalarına, Doğu Akdeniz’e, Kıbrıs’a, Türk Dünyasına kayıtsız bir Atatürkçülük.
Sosyal medya yalanlarını sormadan sorgulamadan doğru kabul eden bir Atatürkçülük. Che Guevara’nın çantasında Nutuk olduğu yalanına inanan hurafe Atatürkçülüğü de diyebiliriz. Okumadan, araştırmadan, öğrenmeden iman edilmiş bir Atatürkçülük.
Yoksul emekçi halka çok rahat “çomar” diyebilen, “bidon kafalı” diyebilen, “makarnacı” diyebilen, ancak sözde Atatürkçü politikacıların otel odalarında emperyalizmin temsilcileri ile gizli görüşmeleri açığa çıktığında sus pus kalan bir Atatürkçülük.
Kemal Derviş’i, Canan Kaftancıoğlu’nu, Sezgin Tanrıkulu’nu, Mehmet Bekaroğlu’nu, pekala içine sindirebilen, bu isimlerle yan yana gelmekte hiçbir beis görmeyen Atatürkçülüktür bu.
Neo Atatürkçülük, bir diğer isimle Ilımlı Atatürkçülük. Emperyalizm kavramıyla, üniter devlet ilkesi ile ilgisi bulunmayan, varsa yoksa biçimsel bir laiklik üzerinden savunulan Atatürkçülük. Savunulan Laikliğin ne kadar gerçek anlamda laiklik olduğu da tartışılır. Örneğin mezhepçiliğin her türlüsüne karşı çıkmaz. Fethullahçılıkla hesaplaşmaya soğuk bakar ama Cüppeli Ahmet Hoca’yla sorunu vardır. Bölücülüğe, eşcinselliğe hayırhah bakan İhsan Eliaçık türü dincilikle sorunları yoktur ama doktorlardan fazla maaş aldıklarını iddia ettikleri imamlara çemkirirler. Sözde dinciliğe karşılar ama Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu, Ali Babacan türü Amerikancı dincilikle bir sorunları yoktur.
Neo Kemalizm, ılımlı Atatürkçülüktür.
Ilımlı Atatürkçülüğün ideolojisi liberalizmdir.
Ilımlı Atatürkçülük için milli bayramlar bir karnavaldır.
Atatürk bir karnaval ikonudur.
Arabaların tamponuna imzası kazınan, anahtarlık ve kahve bardağına resmi basılan bir ikon.
İzmir marşı mı? Karnaval şarkısıdır.
Ilımlı Atatürkçüde, milli heyecan, vatan sevgisi, Türklük bilinci yoktur.
Kocaman güneş gözlükleri ve hasır şapkalarıyla emekli orta yaş kadınlarının, ezan sesinden, ramazan pidesinden, gülyağı kokusundan, mülteci terliğinden nefret eden şehirli ultra modern orta sınıfların ideolojisidir Ilımlı Atatürkçülük.
Bu Atatürkçülük gerçek Atatürkçülük değil, bunu biliyoruz. Maalesef Atatürk’ten uzaklaşmış, Atatürk’e yabancılaşmakla kalmamış, aynı zamanda vatana, millete, halka da yabancılaşmış bir Atatürkçülük bu.
Artık Atatürkçülüğü yeniden ayağa kaldırmak, gerçek kimliğine kavuşturmak, “sarı saçlı-mavi gözlü edebiyatının” bir hatıraya dönüştürdüğü Atatürk’ü tarihteki yerli yerine oturtacağımız bir Atatürkçülük.
“Tam bağımsız Türkiye” diyen Atatürk’ün Atatürkçülüğü,
“Emperyalizm mahv ve nabut olacaktır” diyen Atatürk’ün Atatürkçülüğü,
“Ya İstiklal Ya Ölüm” diyen Atatürk’ün Atatürkçülüğü,
Milletine ve halkına sonsuz bir sadakat duygusuyla bağlı olan Atatürk’ün Atatürkçülüğünü,
Yeniden ayağa kaldırmak ve
Din ve vicdan hürriyeti ile sorunu olmayan ama din ve dünya işlerini birbirinden ayırmayı bilen bir Atatürkçülüğü
Yeniden ayağa kaldırıp millete mal etmenin bir yolunu bulacağız.
Şeyh Ali Göçmen
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
Bülent Hayri Sakızlıgil 25.10.2021
Her şeyin "yenisi", "ılımlısı" hatta "güler yüzlüsü" piyasaya sürülürken Atatürkçülük bundan münezzeh olamazdı. Bugün için 5-10 bin kişilik Partisi dahi olmayan , neredeyse sahipsiz kalmış bir fikir ve eylem çizgisidir Kemalizm. Bu duruma açıklık getiren ve görevimizi hatırlatan dört dörtlük bir yazı. Teşekkürler...