Deneme
Yol Arkadaşım

Köşeyi döndükten sonra geçidin yanındaki kitapçıya varmak üzereyim. Bilinmez bir telefon oyununu hırsla oynamakla meşgul satıcının yanında duruyorum. Beyazımsı yeşil boyanmış eski raflarda yanlamasına ve enine dizilmiş kitap sıralarını gözden geçiriyorum. Dikkatimi iki eser çekiyor - Fyodr Dostoyevski'nin "Ölüler Evinden Anılar" ve John Maxwell Coetzee'nin “Barbarları Beklerken”. Fiyatına bakıyorum. Bu defa ikisini de almaya param yok. Seçim yapmalıyım. Hangisini? Karar veremiyorum. O zaman kura belirlesin. Demir para havada dönerek ani bir parıltıyla avcuma düşüyor. Satıcı oyundan ayrılıp şaşkınlıkla bana bakıyor. Sakıncası yok, bu kez de klasik edebiyat olsun.
Yeni onarılmış metronun ışıklı peronunda elimi çantama atıyorum. Nazikçe yeni “yol arkadaşımı” elime alıyorum. Bu, biraz önce aldığım o kitaptı.
Metroda kitap okumanın farklı özellikleri vardır. Yeraltı tanrısı Hades'in saltanatında okumak, ev ve iş arasındaki 9 istasyon süren günlük güzergâhın eziyetini bertaraf etmeme yardım ediyor.
Her şey ilk bakışta görüldüğü kadar kolay ve rahat değil. Trene girerken kalabalık içerisinde bir komutanın ileri görüşlülüğüyle karar alarak kitap okumak için uygun bir yer seçmen gerekiyor. Aksi takdirde 40 dakikalık uzun yolda birilerinin yorgun ve keyifsiz yüzü, diğerinin gevezeliği seni takip edecek. Ben genellikle bunun için sırtımı “yaslanmayın” yazılmış kullanışsız kapıya dayıyorum. Bu hareket diğer yerlere kıyasla daha elverişli. Kitap okumaya dalarken bedenimiz sallanarak tünelle hareket eden trende olsa da, bilincimiz zaman ve mekân barajını aşarak eserin içine odaklanıyor...
Bu sırada çeşitli olaylar olabilir. Bazen suratsızın biri tesbihini burnunun ucunda oynatarak şöyle diyor:
-Kardeşim, ne okuyorsun böyle, otoriteler mi yazmışlar?
Başımla onaylıyorum.
İki erkek yanımda duruyor. Biri dirseği ile dürtüyor:
- Kim hakkında okuyorsun?
Trenin tekdüze sesine karışan sesim zayıflayarak güvensiz sesleniyor:
- Gogol.
Gülme sesi duyuluyor:
Lan, sen “Qoğal”* masalına şimdi mi başladın?
Diğeri okuduğum eseri nereden ve kaça aldığımı netleştiriyor ve hatta kitabın fotoğrafını da çekiyor.
Böyle mütalaa sırasında kendin de farkında olmadan dikkat çekiyorsun, istemeden ve bilmeden kitabın ücretsiz çalışan reklam ajansına dönüşüyorsun. Her halükârda metroya binerken yanınızda bir kitap olsun, bu en yararlı yoldur...
Vüsal Bağırlı
Bakû
(*) qoğal: poğaça, börek
Bu sayfalarda yer alan okur yorumları kişilerin kendi görüşleridir. Yazılanlardan www.insanbu.com sorumlu tutulamaz.
Nurlan 11.09.2017
eladi,davami gelsin
vugar aliyev 29.08.2017
Möhtesem...👍
Lale 29.08.2017
Oxuma ve kitab kulturunu güzel tebliğ etdiyiniz için çox teşekkûr edirem.